Günümüzde, yapılan araştırmalar doğrultusunda çalışan bağlılığının bir şirket için ne kadar önemli olduğunu biliyoruz. Nedir peki çalışan bağlılığı? Çalışan bağlılığı araştırmacılar tarafından “pozitif, işlerini tatmin edici şekilde yerine getirme gayreti olan, işine güçlü şekilde adanmış” olarak tanımlanıyor. Bu kavram proaktif davranışlar, inisiyatif alma, karar verebilme, bir şirket kimliği taşıyan davranışlar gösterme, şirketi dışarıya pozitif temsil edebilme ve prososyal davranışları içine alıyor. Buna göre, çalışan bağlılığının bireysel performansın yanında şirket performansına ve başarısına ne derece katkı sağlayabileceğini tahmin etmek zor değil. Ancak, yapılan araştırmalar çalışan bağlılığının günümüzde hala çok yüksek seviyelerde olmadığını gösteriyor. ADP Araştırma Enstitüsü’nün 2018 yılında 19 ülkede, 19.346 çalışanla yürüttüğü global araştırmanın sonuçlarına göre çalışanların yalnızca %16’sı işine bağlı bulunmuş. Yani, çalışanların %84’ü, şirketlerine neler katabileceklerini düşünmek yerine, yalnızca “işe” gitmeyi tercih ediyorlar. Çalışan bağlılığının bu oranlarda olması, şirketlerin bu konuda bir şeyler yapmaları gerekliliğinin altını çiziyor. Peki şirketler çalışan bağlılığını arttırmak için neler yapabilir?
ADP Araştırma Enstitüsü’nün bulguları, çalışan bağlılığında takım çalışmasının ve yönetici-çalışan ilişkisinin etkisini gösteriyor. Buna göre; bir takımın parçası olan çalışanlar bireysel çalışanlara göre 2 kat daha fazla işine bağlı iken, yöneticilerine güven duyan çalışanlar ise diğerlerine göre 12 kat daha fazla işine bağlı olarak bulunmuş. Bunun yanında, araştırmacılar uzaktan çalışmanın daha düşük bağlılığa etkisi olup olmadığını analiz ederken şaşırtıcı bir sonuçla karşılaşmışlar. Uzaktan çalışma oranı %0 ile %19 olan çalışanların bağlılığı %12 bulunurken, uzaktan çalışma oranı %80-%99 arasında olan çalışanların bağlılığı ise %23 olarak bulunmuş. Bu anlamda, bağlılığın çalışanların mekânsal olarak bir arada olmasından çok hissettikleri takım ruhu ve motivasyonla ilgili olduğunu söyleyebiliriz. Ayrıca, covid-19 kriziyle birlikte gelen uzaktan çalışma modelinin çalışan bağlılığına olumsuz etki yapabileceğini belirten görüşlerin aksine, doğru adımlar atıldığında durum tam tersine çevrilebilir.
Bunun yanında, çalışan bağlılığını inceleyen şirketlerin bunu detaylı analiz etmeleri de önemli. Dışarıdan bakıldığında pozitif görünen çalışanlarla dolu olan bir iş ortamı yakından incelendiğinde sonuçlar görünenin tam tersini gösterebilir. Amy Armstrong, Sharon Olivier ve Sam Wilkinson’un 2018 yılında yürütmüş oldukları çalışmada; işine bağlı ve işinde mutlu görünen çalışanlardan toplanan bulgular detaylı incelendiğinde, aslında çalışanlarda iş arkadaşlarına karşı antipati ya da yöneticilere karşı dürüst olmama gibi düşük işe bağlılığın çeşitli işaretleri gözlemlenmiş. Araştırmacılara göre, şirketler yalnızca ortaya çıkan ürüne ya da başarıya odaklanmamalı; sadece bireysel performansı değil takım performansını da ödüllendirerek kolektif başarıyı desteklemeli. Ayrıca, takım liderleri yalnızca kendi terfi süreçlerine odaklanmak yerine takım ruhunu, takım başarısını destekleyerek, takım olarak sahip oldukları değeri, kolektif çalışmayı ve paylaşılan sorumlulukları takımına hissettirmeli. 2019 yılında European Management Journal’da yayınlanan araştırmanın bulgularına göre ise, çalışanlarına ilham veren, güçlendiren, otonomi ve sosyal destek sağlayan bir liderlik tarzına sahip yöneticilerin çalışan bağlılığına olumlu katkı yaptıkları bulunmuş. Bu anlamda, şirketlerin yöneticilerine sağlayabilecekleri liderlik programlarının çalışan bağlılığına olumlu katkı sağlayabileceğini söyleyebiliriz.
Ekonomideki hızlı bir döngünün gerçekleştiği bu zamanda hem ayakta kalabilmek hem de büyüyebilmek için yüksek performans gösteren, yenilikçi, üretken bir iş gücünün ve bunun yanında şirketinizdeki yetenekleri koruyabilmenin gerekliliğini hiçbirimiz yadsıyamayız. Yeni düzene geçtiğimiz bu dönemde, şirketlerin bu gerekliliklerin temelini oluşturacak güce sahip olan çalışan bağlılığı için harekete geçmesi bir adım öteye geçmenin anahtarı olabilir. Bunun için karşılıklı güvenin kurulduğu bir şirket kültürü, iyi yapılandırılmış doğru ve destekleyici bir yönetim tarzı, çalışanların otonomiye sahip olabilmesi ve bunun yanında kendilerine bireysel ve takım olarak değer verildiğini ve şirket stratejisine katkı sağladığını hissetmesi olumlu etki yapabilir.