Yeni jenerasyonun iş hayatına atılmasıyla birlikte, çalışanların bir iş ortamından beklentileri günümüzde oldukça farklılaştı. Esneklik, farklı çalışma saatleri, modern iş modelleri, iş-özel hayat dengesi ve çalışan bağlılığı gibi konular şirketlerin hiç olmadığı kadar gündeminde bulunuyor. Eğer kurumunuzdaki çalışan bağlılığında bir düşüş ve işten ayrılma oranında bir yükselme gözlemliyorsanız, kolları sıvamak için doğru zaman gelmiş olabilir. Peki neden harekete geçmelisiniz? Çünkü kurumunuzun sahip olduğu yetenekler, kurum değerlerinizin temelini oluşturuyor. Kurumunuzda işini seven, çalıştığı ortamı seven, değer gördüğünü hisseden, mutlu olan çalışanların gösterdiği iyi performans, size gelecek dönem için ayaklarınızı yere daha sağlam basabileceğinizi hissettiriyor. Harvard Business Review yazarlarından, Margaret Rogers bizlere bunu nasıl yapabileceğimizden bahsediyor. Biz de bu hafta sizlerle Rogers’ın yazısı ışığında şirketinizde artan işten ayrılma oranı noktasında neler yapılabileceğine dair öneriler sunuyoruz.
Çalışanlar hakkında fikir edinmek için sorularla başlayın
Her bir takım üyesiyle birebir görüşmeler yaparak başlayabilirsiniz. Bu görüşmelerde onların mevcut projelerini konuşmanın yanında hangi becerileri kullanmakta daha yetkin hissettiklerini ve hangilerini geliştirmek istediklerini sorabilirsiniz. Aynı zamanda, zorlandıkları alanları anlamaya çalışmalısınız. Kısa ve uzun vadeli kariyer planlarını, şu an en fazla zorlandıkları noktaları, işte neleri ilgi çekici buldukları gibi konulara değinerek bu süreci başlatabilirsiniz.
Bu tarz görüşmelerde, yargılayan tarafta durmak yerine meraklı, öğrenmeye çalışan aktif bir dinleyici olmayı seçmelisiniz. Görüşmeniz boyunca çalışanınızın dediklerini tek tek not almak için karşınızdaki bilgisayara odaklanmak yerine, onların anlatmak istedikleri noktalara kulak vererek, sohbete katılarak dinlemeniz etkili bir yöntem olacaktır.
İş başında daha fazla fırsat yaratın
Çalışanlarınızın yaşadıkları zorlukları öğrenme ve gelişme fırsatına çevirebilirsiniz. Örneğin, bir çalışanınız iletişim yönünden gelişime açık seviyede. İletişim becerisi çalışanınızın iş tanımında gerekli bir yetkinlik olmasa da iş ortamındaki iletişim ağlarında zayıf kalmasına neden oluyor ve takım toplantılarında düşündüklerini söyleme noktasında sıkıntı yaşıyor. Yapacağınız bir görüşmede kendisini nasıl geliştirebileceğine dair adımları belirlemek ve birkaç küçük görüşmeyle bunun takibini yapmak sizce nasıl olur?
Bu anlamda, elbette atmanız gereken ilk adım çalışanların zorlandıkları noktaları tespit etmek. Sonrasında çalışanlarınızın iş ortamında yaşadıkları zorlukları, kendilerini geliştirme fırsatına çevirmeye başlayabilirsiniz.
Düzenli geri bildirim verin
Çalışanlarınızla yapacağınız geri bildirim seansları bu sürecin temel taşlarını oluşturuyor. Bu geri bildirim seanslarında hem sizin hem de çalışanınızın beklentilerini net olarak masaya yatırmanız önemli. Geri bildirim seanslarınızda, çalışanlarınızın kendilerini geliştirmeleri için teşvik ettiğiniz noktaları işlerine yansıtıp yansıtamadıklarını da gözlemleyebilirsiniz. Çalışanlarınızın performans metriklerini düzenli incelemeniz ve onların hissettikleri olumsuzluklarla ilgilenerek çözüm önerileri sunmanız, geri bildirim seanslarınızı daha etkili kılacaktır.
Zamanınızı yönetin
Çalışanlarınızın günlük yaptıkları iş yükü metriklerini ne kadar yakından takip ediyorsunuz? Fırsatları şekillendirirken elinizdeki işgücünü göz önünde bulundurmanız, kurumunuzdaki yeteneklerin hem performanslarını daha iyi korumalarını sağlıyor hem de şirketten ayrılma oranlarını azaltıyor.
Her kurum, birkaç adımla ve yönetsel pratiklerdeki ufak dokunuşlarla bile kurum içi çalışan bağlılığını güçlendirmeye başlayabilir. Siz de bu adımları ve yenilerini uygulamaya çalışarak kurumunuzdaki yeteneklerin öğrenmelerine ve daha iyisi için uzun dönemli katkı sağlamalarına destek olabilirsiniz.